Her şey bir gaz ve toz bulutuydu
ilk başta. Sonra ben bir sigara yaktım. Sonra adam bana;’ ’Sigara kötü, sigara
pis.’’ Dedi. Ben biraz güldüm, hayır bayağı güldüm. Çok bayağı güldüm. Öyle
güldüm ki o gülüş benim son sigaralı gülüşüm oldu. Saat
otuz olmuştu. Evet gerçekten otuz. Bana göre saat genelde otuz olurdu. Ne
olsaydı bin mi ? Saat dediğimiz şey bizim uydurduğumuz ve uymaktan bir an olsun
vazgeçmek istemediğimiz yegane şey. Sevgili okur, sayın okur siz saatin kaç
olduğunun farkında mısınız ? Saat
otuz. Zaten sayılı şeyler hep otuzdur. Ben mesela otuz yaşına otuz gün önce
otuzuncu ayın otuzunda bastım. Saçma geldi değil mi ? Ama saçma değil. Size
saçma gelen şey bana her zaman mantıklı geldi. Neyse, genel geçer şeylerden
bahsedecek değilim sayın okur.
Ben
bazen giderim. Ben bazen yağmurlu havalarda giderim. Ben bazen hava güneşliyken
de giderim. Öyle giderim ki gitmelerim kahvelerimden çok olur. Ben genelde çok
kahve içerim. Ben bazen öyle giderim ki arkamdan ağlar bütün bastığım kaldırım
taşları. Ben bazen, yok bazen değil genelde kaldırım taşlarının çizgilerine
basmadan giderim. Öyle kaldırım taşları girdi ki hayatıma hepsi basılmaya
değerdi ama ben azına bastım. Çünkü ben bazen basarım.
Bir mesaj geldi cep telefonuma. Ellerimi ceplerime daldırdım her zaman sol cebime koyduğum cep telefonunu aradım. Bulmak biraz zor oldu ama buldum. Ben bazen cep telefonumu ararım. Aynı cebimde bulacağımı bile bile yine ararım. Ve ben bazen koşarım, yolların beni yine aynı yere çıkaracağını bilsem de koşarım. Koşmak iyi gelir. Zaten bir insan doğar, koşar ve ölür.
He neyse ben sigara yakmıştım. Evet, güzel bir sigara yaktım ki sizinde tahmin edeceğiniz gibi ben her sigarayı güzel yakarım. Sonra ışıklar söndü. Sonra suratlar güldü. Sonra süt keçileri bağırmaya başladı ve ben sonra koştum. Bazen koşarken düşerim ben çünkü bilemem, algılayamam, anlayamam o çok hızlı koşmak halini. Bocalarım, tökezlerim ve düşerim. Düşerim ama hemen kalkarım. Öyle bazen değil, her zaman kalkarım. Çünkü yerler soğuk olur. Çünkü çıplak ayaklarla taşa basma. Çünkü terli terli su içme. Çünkü dışarıda yemek yeme. Çünkü eve geç kalma. Çünkü anneler hep haklıdır.
Ben annem kadar haklı olamayacağım, ben anne olamayacağım, ben sanırım olamayacağım. Olamamak diye bir şey olmasaydı eğer eminim ben bulurdum. İnsanlar mağara duvarlarına resim yapmamış olsalardı onu da ben bulurdum. Ali Lidar son yazısını yazmamış olsa onu da ben yazardım. Onur Ünlü son filmini çekmemiş olsa onu ben çekerdim. Ya da ne bileyim Sunay Akın Geyikli Park’ı yazmamış olsa onu da ben yazardım. İnsanlar yerleşik hayata geçmemiş olsa ben geçerdim. Ben zaten benden önceki adamlara bakıp hep iç çekerdim. Keşke yapmamış olsalar derdim. Ama onlar yaptılar, ben yazdım. Çünkü ben yazarım bazen. Çünkü ben bir garip adamım. Çünkü ben üç kuruş için hesap soranım. Çünkü ben aklına geleni yazanım.
Aklım dedim. Aklım…
Peki bu günlerde baş gösteren yeni olaylara ne demeli ? Diye sorsa biri bana pek cevap veremem. Tamam cevap veririm ama soranın istediği türden cevaplar olmaz. Sahi bugünlerde ne gibi yeni olaylar baş gösterdi ki ? Baş gösteren olaylar üzerine konuşmayalım zaten. Amaan boşverelim. Amaan olsun. Amaan bize dokunmayan yılanın yaşadığı otuz seneden konuşalım, veya bin. Biz bazen konuşalım. Biz bazen susalım. Biz bazen ağlayalım. Biz bazen kızalım. Biz bazen kahkaha atalım. Ve biz bazen yazalım. En önemlisi biz hayır diyebilen iyi insanlardan olalım.
Yahu biz adam diyorduk. Hani şu bana sigara kötü falan diyen adam. He evet adam adam diyoruz ama Necmi abi ismi ile çağırılmak, öyle anılmak ister. Sanki muazzam bir ismi varmış gibi… Benim adım da Necmi fakat ben hiç Necmi abi kadar ismimin her yerde geçmesini istemedim. Necmi abi öylesine istedi ki gazetelere kendi ölüm ilanını bile verdi. Çünkü ismi Necmi’ydi. Çünkü gazetede bile çıkmalıydı. Nitekim çıktı. He çok bir şey fark etmedi ama çıktı.
O günden sonra kendini meşhur, herkesin bildiği, yakından takip ettiği bir isim olarak gördü zavallı adam. Her gün düzenli olarak gazete almaya başladı. Ona göre gazeteler birbirini takip eder, aynı haberler sürekli olarak belli gazeteler arasında dönerdi. Fakat Necmi abi yine haksızdı, haberler dönmezdi.
Benim hatırladığım kadarıyla Necmi abi 51 yaşındaydı öldüğünde. Ben cenazesini kaçırdım o yüzden tam olarak bilmiyorum. Cenazesini kaçırdım çünkü aynı gün annemin cenazesi vardı. Eğer annem salak gibi Necmi abi ile aynı gün ölmeseydi ben de Necmi abimin cenazesine gidebilirdim. Zaten anneler hep zamansız ölür. Sizin ona en çok ihtiyacınız olduğu zamanda anneler hep ölür. Zaten anneler hep ölür.
Hayatta edindiğim belirli ilkeler vardır. Zaten adınız bir kere Necmi konulmuşsa size sadece ilkeler edinmek düşer. Ben edindim, sizde edinin olmadı edinburg. Ya da ne bileyim Lüksemburg falan.
Neyse artık cep telefonu kullanmıyorum, sigara da kullanmıyorum yani belli bir süre ara verdik. Necmi abi ile görüşmüyoruz. Sırf onunla görüşmemek için taşındım o mahalleden. Neyse zaten artık susuyorum bazen.
Bir mesaj geldi cep telefonuma. Ellerimi ceplerime daldırdım her zaman sol cebime koyduğum cep telefonunu aradım. Bulmak biraz zor oldu ama buldum. Ben bazen cep telefonumu ararım. Aynı cebimde bulacağımı bile bile yine ararım. Ve ben bazen koşarım, yolların beni yine aynı yere çıkaracağını bilsem de koşarım. Koşmak iyi gelir. Zaten bir insan doğar, koşar ve ölür.
He neyse ben sigara yakmıştım. Evet, güzel bir sigara yaktım ki sizinde tahmin edeceğiniz gibi ben her sigarayı güzel yakarım. Sonra ışıklar söndü. Sonra suratlar güldü. Sonra süt keçileri bağırmaya başladı ve ben sonra koştum. Bazen koşarken düşerim ben çünkü bilemem, algılayamam, anlayamam o çok hızlı koşmak halini. Bocalarım, tökezlerim ve düşerim. Düşerim ama hemen kalkarım. Öyle bazen değil, her zaman kalkarım. Çünkü yerler soğuk olur. Çünkü çıplak ayaklarla taşa basma. Çünkü terli terli su içme. Çünkü dışarıda yemek yeme. Çünkü eve geç kalma. Çünkü anneler hep haklıdır.
Ben annem kadar haklı olamayacağım, ben anne olamayacağım, ben sanırım olamayacağım. Olamamak diye bir şey olmasaydı eğer eminim ben bulurdum. İnsanlar mağara duvarlarına resim yapmamış olsalardı onu da ben bulurdum. Ali Lidar son yazısını yazmamış olsa onu da ben yazardım. Onur Ünlü son filmini çekmemiş olsa onu ben çekerdim. Ya da ne bileyim Sunay Akın Geyikli Park’ı yazmamış olsa onu da ben yazardım. İnsanlar yerleşik hayata geçmemiş olsa ben geçerdim. Ben zaten benden önceki adamlara bakıp hep iç çekerdim. Keşke yapmamış olsalar derdim. Ama onlar yaptılar, ben yazdım. Çünkü ben yazarım bazen. Çünkü ben bir garip adamım. Çünkü ben üç kuruş için hesap soranım. Çünkü ben aklına geleni yazanım.
Aklım dedim. Aklım…
Peki bu günlerde baş gösteren yeni olaylara ne demeli ? Diye sorsa biri bana pek cevap veremem. Tamam cevap veririm ama soranın istediği türden cevaplar olmaz. Sahi bugünlerde ne gibi yeni olaylar baş gösterdi ki ? Baş gösteren olaylar üzerine konuşmayalım zaten. Amaan boşverelim. Amaan olsun. Amaan bize dokunmayan yılanın yaşadığı otuz seneden konuşalım, veya bin. Biz bazen konuşalım. Biz bazen susalım. Biz bazen ağlayalım. Biz bazen kızalım. Biz bazen kahkaha atalım. Ve biz bazen yazalım. En önemlisi biz hayır diyebilen iyi insanlardan olalım.
Yahu biz adam diyorduk. Hani şu bana sigara kötü falan diyen adam. He evet adam adam diyoruz ama Necmi abi ismi ile çağırılmak, öyle anılmak ister. Sanki muazzam bir ismi varmış gibi… Benim adım da Necmi fakat ben hiç Necmi abi kadar ismimin her yerde geçmesini istemedim. Necmi abi öylesine istedi ki gazetelere kendi ölüm ilanını bile verdi. Çünkü ismi Necmi’ydi. Çünkü gazetede bile çıkmalıydı. Nitekim çıktı. He çok bir şey fark etmedi ama çıktı.
O günden sonra kendini meşhur, herkesin bildiği, yakından takip ettiği bir isim olarak gördü zavallı adam. Her gün düzenli olarak gazete almaya başladı. Ona göre gazeteler birbirini takip eder, aynı haberler sürekli olarak belli gazeteler arasında dönerdi. Fakat Necmi abi yine haksızdı, haberler dönmezdi.
Benim hatırladığım kadarıyla Necmi abi 51 yaşındaydı öldüğünde. Ben cenazesini kaçırdım o yüzden tam olarak bilmiyorum. Cenazesini kaçırdım çünkü aynı gün annemin cenazesi vardı. Eğer annem salak gibi Necmi abi ile aynı gün ölmeseydi ben de Necmi abimin cenazesine gidebilirdim. Zaten anneler hep zamansız ölür. Sizin ona en çok ihtiyacınız olduğu zamanda anneler hep ölür. Zaten anneler hep ölür.
Hayatta edindiğim belirli ilkeler vardır. Zaten adınız bir kere Necmi konulmuşsa size sadece ilkeler edinmek düşer. Ben edindim, sizde edinin olmadı edinburg. Ya da ne bileyim Lüksemburg falan.
Neyse artık cep telefonu kullanmıyorum, sigara da kullanmıyorum yani belli bir süre ara verdik. Necmi abi ile görüşmüyoruz. Sırf onunla görüşmemek için taşındım o mahalleden. Neyse zaten artık susuyorum bazen.