Ufak bir soru cümlesi oldu hayatlarımız yaşadığımız süre
içerisinde. Ülke desen almış başını gitmiş. Yeni bir ses, yeni bir soluk bekler
olmuşuz. Yeniler gecikmiş, biz tükenmişiz.
Sifon sesi edasıyla geçirdiğimiz günlerimiz artık daha
sıkıcı bir hal aldı. Girilecek bir sürü sınav önümüzde engeller silsilesi
halinde belirmekte. Umutlarımız var halen yarına dair. Soracağımız onca soru.
İyisi mi biz biraz daha devam edelim gelecekteki hayatlarımızı geçmişten
yaşamaya.
Adımlarla eskittiğimiz kaldırımların sonu gelir mi bilinmez.
Ama olsun yanan, tükenen mumların hesabı sorulur elbet. Şairin de dediği gibi belki
yarın, belki yarından da yakın. Yarın demişken sayın okur, özledik biz sizi tüm
vuslatlara inat sahici rüzgarlar gibi.
Takvimler susmuş, gün pusmuş bu ara. Saatler kurmuş kendini
yarınlara inat. Hani o beklediğimiz aydınlık yarınlara inat.
Dünyanın en mutlu kuruyemişçisini arayacak olursak gitmemiz
gereken yer, dünyanın en iyi kuruyemişçisidir. Çünkü dünyanın en iyi
kuruyemişleri, dünyanın en iyi kuruyemişçisinde bulunur dedi Fehmi. Ciddiye
aldım. Söylenilmesi gereken kelimeler sıralamasında en önde gelen kelimelerden
oluşan kelimelerden kurar cümlelerini Fehmi. Sanki dünyanın en iyi kelimelerini
kullanan bir usta edası ile.
Tiyatro örneğin halkı yaşadıklarıyla yüz yüze getiren bir
spor adeta. Bir de bu ara aklımı hayli karıştıran acaba sipor mu desem
sorunsalı. Bilemedim çoğu zaman kelimelerin kullanım tarzlarını ama olsundu.
Kelimeler benimle güzel.
Sözlerimi noktalarken sayın okur, yeşil penguenleri koruma
ve yaşatma derneğine vurgu yapmadan geçemeyeceğim. Gerçi ne kadar geçemezsem o
kadar geç gelecek bahar ve biz o kadar geç kalacağız yaza…
Sonuç olarak canımlar, ciğerimler.. Yeşili sevin doğayı koruyun kızılderilileri kollayın.
Yeşil penguenler dünya üzerinde varsa eğer bizler daha biz olacağız.