Hava Kaykayı



Yine zaman kavramına meydan okuyan saatte bir uyanmanın verdiği gururla sahilde yürüyüşe çıktımıştım. Bir dükkanın camındaki yansımamı görene kadar her şey normal gidiyordu.

Aslında hayalini kurduğum imaja çok yakındım. Çok saçlı ve çok sakallı bir adam duruyordu karşımda. Aklıma bu hayali kurduğum yıllar geldi hemen. 2012, 2013 yılları falandı herhalde. Bu kadar saçlı ve sakallı bir imajla, bir üniversitede profesör olacaktım. Hatta başkanlığını yürüttüğüm bi kazı bile olacaktı. Hayaldi sonuçta. Öğrencilerime, bakın “ince cıdarlı bir hellenistik seramiği” diyip onu çıt diye orta yerinden kırıp, seramiğin inceliğini gösterecektim. Öğrencilerim de o an öğrendikleri "cıdar" kelimesini cümle içinde kullanmama arzusuyla benim hakkımda; " olm adama bakar mısın o müthiş seramiğin cıdarını göstermek için çotanak diye kırdı, çok kuul adam", - " abi adam cıdarı 1. cm geçmeyen seramiği kırdı ya idol yemin ediyorum" gibi bol cıdarlı övgü cümleleri kuracaklardı. Ne bileyim asistan hocalarla dedikodularım bile çıkardı belki. 

Ama olmamıştı lan.

Hayatımı sikmelere doyamamıştım bu süre zarfında. Aslında bunlar değildi canımı acıatn, en çok üzüldüğüm bunlar değildi. Yaşıyorduk sonuçta. Yaşamak denirse işte. Neyse. 

Steven Spielberg ve J.J. Abramstı beni en çok hayal kırıklığına uğratan adamlar. Onları asla affedemezdim. Ne hava kaykayı bulunmuştu, ne observer'lar gelip dünyayı işgal etmiş, ne de elektrik gitmişti, o sikimsomik silahlar bile icat edilmemişti. Her şey aynıydı lan, bir tek Samsung alıp yürümüştü. Ulan Karşıyaka bile süper lige çıkamamıştı. "Neyse" dedim hafif bir tebessümle; "sonuçta sevinmek için sevmedik". 95 yılından beri beni hayata bağlayan slogandı bu. 2045 senesinde bile hala yüzümü güldürüyordu.

 Biraz keyiflenmiştim. 

Yürümeye devam ettim sahilde. Sonra "ulan aslında güzel şeyler de olmadı diil ha" diyerek telkinlerime devam ettim. Sonuçta İsa yeryüzüne inmişti ve harbiden bana çok benziyordu. Sırf bu yüzden benle muhabbet etmeye gelmişti ve çok eğlenmiştik. "Ne güzel muhabbeti var İsa'nın lan, amma kafa adammış" diyerek neşeme neşe kattım. Hem çok da ekmeğini yemiştim bu benzerliğin laf aramızda. Saatlerce dolaştıktan sonra evime doğru yol almaya başladım. 

Battaniyem tam da bıraktığım yerde; bankın üzerinde duruyordu. "Çakal mert bu gece üşümicen hadi yine iyisin" diyerek keh keh güldüm. Bankın üzerine uzandım ayakkabılarımı yastık yapsım mı diye düşündüm. Sonra hikayeyi daha fazla dramatikleştirmenin mantığı yok dedim. Ayrıca “yastık kullanmam ki lan ben kimi sikezliyorum” dedim yine ta kendime. 1.97 saniye'de sigara sardım. İlk defa 2 saniyenin altına inmiştim. Artık keyfime diyecek yoktu. "Ne var la büyük adam olamadıysak, zaten hiç uğraşamazdım kazı başkanlığıyla felan. Yemin ediyom çok güzel işsizim ya" diye iç geçirerek sigaramı yaktım. Halka dumanlar çıkararak uykuya daldım. 

Sonra bir daha uyanmadım. 

Mutlu son.