Çare Toplu Taşıma




Güneş; uyuyan bedenimi bu denli yaktığına göre saat sabah 9 suları olmalıydı. Bir Pazar sabahı daha böyle piç edilir adlı çalışmayı izler gibiydim uyanmaya çalışan gözlerimle. Iğdır için iftar vakti. Yatağımdan kalkmadan sol yanımda bulunan komodin ya da komidin adlı çok sevgili ev eşyamın üzerinden bulunan sigarama uzandım. Kaçak Camel. Atanmış bir öğretmen için en ideal sigara. En sevdiğim. Tanrı Iğdır’ı korusun ve kutsasındı.

Sigarayı bitirdikten sonra uyandığıma iyice emin oldum. Aman tanrım!  Peki ya çağımızın amansız hastalığı uyur sigara içer hastalığına yakalandıysam! Yüce İsa!
Uyandığıma emin olmak için başka şeyler yapmalıydım. Ama ne? Korkum iyiden iyiye artmaya başlamıştı artık.

“Lan bi’ dakika, ne güneşi lan benim odamda!” 

 Ya kesin uyuyordum ya da gerçekten Iğdır’a atanmamdan daha tuhaf olan şeyler vardı. Bunu öğrenmek için odamda salak salak gezinip oyalanmak yerine odama güneş girmesini sağlayan penceremden dışarı bakmam gerekti. Sonuçta ne salak bir sitkom çekiyorduk ne de kötü bi’ yazarın elinden çıkmış saçma bir hikayenin baş kahramanıydım. Kpss’yle atanmış öğretmendim en nihayetinde. Neden hala oyalandığımı anlayamıyordum. Neredeyse kötü bir yazarın kahramanı olacağıma inanacakken soluğu pencerenin önünde aldım. Çünkü pencere açıktı ve içeri temiz hava girmişti. Gerçekten soluk almıştım. Ama gözlerime inanamıyordum. “İnsan gözlerim neler görüyor böyle keh keh.” şeklinde lotr göndermeli bir espri bile yaptım bu görüntü karşısında.

“Lan Serat demek çılgın projen buydu ha? Helal len kral adamsın, zaten bu adamın meslek lisesinden çıkıp arkeolog olmasından belliydi büyük adam olacağı” diye geçirdim içinden.

Hemen rehberde aramaya başladım adını; “s.w.b, sado, secillius, sefa,  semoş, serat mk!”

Heh bulmuştum sonunda.

Serat mk! Adamın atom altı hücresi tanrı parçacığı.

Biraz meşgul olacak ki üç dört kez çalınca anca açabildi telefonunu. E tabi lan adam başbakan oldu hem de Türkiye’nin en genç başbakanı. Tabi öyle kolay ulaşacaksam ne kıymeti vardı ki zaten başbakanlığın. “Ben başbakan olsam iki dakka da piçi olur kimseye cevap vermezdim. Adam yine de açtı telefonu geç de olsa…Helal valla!”

-Sesine gurbaney-

-“Vay kanka napıyon, projemi beğendin mi? Her şey senin içim olm!” dedi büyük bir heyecanla tez canlı bir halde.

Çok duygulandım o anda, boğazımda düğümlenen hıçkırık oldu Serat. Gözyaşlarıma engel olamadan dökülüverdi kelimeler ağzımdan;

-“Olm sırf ben Iğdır’a atandım, denizsiz yapamam diye Iğdır’a deniz mi getirdin lan, ne kral adamsın olm sen.”

Serat’ın sesi de daha gururlu bi hal aldı anında.

-“Kardeşim sırf Iğdır’a deniz getirmekle kalmadım Türkiye’yi komple Atlas Okyanusu’na taşıdım. Ada olduk olm. Düşünsene Iğdır’ın, Hakkari’nin denize kıyısı var artık.”
Hayretlerden hayret beğeniyordum.

“Serat başbakan olduğu ilk gün “Çare Toplu Taşıma” sloganıyla büyük taşak konusu olmuştu. Hiç de açıklamamıştı projesinin detaylarını. Adam bi’ gecede tüm Türkiye’yi Atlas Okyanusuna taşımış lan. Bi’ gece de; tarımı, kürt sorununu, ulaşımı, göçü, ticareti çözmüştü. “Meslek lisesi kafası farklı kanka” derken bi’ bildiği varmış lan adamın.”

İçimden bunları geçirirken Serat’a en içten tebriklerimi iletiyordum.
“Kanka Barack hatta adamı daha fazla bekletmiyim, o da şaşırmış proje hakkında bilgi almak istiyormuş” diyince konuyu daha fazla uzatmak istemedim.

“Tamam kanka çok sağol tekrardan. Barrrrağa selam söyle benden, öpüyorum seni çok” diyip kapatıverdim telefonu penceremden hala Deniz’e bakarken.

Atanmıştım.

Artık resmen deniz manzaralı bi’ evim vardı.

Emekli olmak için gün saymaya başlamıştım bile.

En Yeni Türkiye.

“Çare Toplu Taşıma.”

Take Care Toplu Taşıma.