Geceleri, Rüyalarda




  Bazı görülmüş rüyaların çıkmazları olur -anlamlarından ziyade-. Bazen bilinçaltımızın bize kurduğu o ince denge oyununda kaybederiz. Bazen vücudumuzun yaşlandığını düşünmekten çok, gözlerimizin yaşlandığını hissetmekle yetiniriz.

  Kimi zaman yardıma ihtiyaç duyarız. Yardım edebilecek kişi çok uzaktayken 'olsun' isteriz. İçinizde -geldiği- zaman gösterebilmek için 'dondurulmuş yarım kalan sevinçleriniz' vardır; aynı annenizin dondurma kapılarına koyduğu salçalar gibi.. Eğreti durur belki ancak aidi orasıdır. Huzurlu bir uyku uyumaktır bazen ihtiyacımız, gökyüzündeki tüm yıldızları saymışsınız da hepsine tek tek isimler vermişsiniz gibi bir rahatlama... Bundan çok birinin 'tatlı rüyalar' demesi daha yerindedir aslında. Denilmezse tüm rüyaların tatları ekşir, bazen acır.. Uyandığında genzinin kuruduğunu hisseder tedirginlikle kontrol edersin ama nafile: 'Cevapsız Çağrı Yok'... Yoluna devam etmek istersin gözlerini karartıp. Kestirip atmışsındır her şeyi, tüm dünya senin yolun olmalıymış gibidir artık. İlk adımı atınca tökezler, yere düşersin birinin seni tutup kaldırmasını istersin geçmiş ve gelecek yaralarını sarmasını. Gördüğün tüm rüyaları hayra yorsun istersin. Olumlu şeyleri, minik detayları bulup çıkarsın, önüne yaysın güzellikleri ve sana seçme şansı sunulduğunda güzelliklerden çok sana bu ışıkları açmayı öğreten kişiyi istersin. Korktuğun rüyaların dengesiz oyunlarından sıyrılıp yanına gittiğinde seni gerçek dünyanın rüyasına katabilecek birini ararsın belki...