Umut





Sonsuz Savaş, Bozcaada, Haziran 2014.


Pandora'nın Kutusu'ndan çıkan tek iyi şey umut dendi insanlara. Sözüm ona o kadar kötülüğün arasında. Yaşamaları için buna inanmaları söylendi. Tutunacak bir şey vermeleri gerekiyordu insanlara. Buna da umut dediler. "Alın size iyi bir şey. Hiçbir şey bu kadar kötü olamaz. Bakın bir tane de olsa iyi bir şey çıkıyor işte. Gördünüz mü ?" Umut. Bravo. Aslında o kutudan çıkan en kötü şey değil miydi umut? Umudun olmadığında kaybedecek neyin olur ki ? Hayattan muaf olursun. "A" ile geçmiş gibi. Aile kuramayacak kadar. Hayal kırıklığın olmaz bir kere. Hani şu umut'un yanında promosyon olarak gönderilenden. Umut kırıklığın olmaz.


 Başardığından da o şey sana umut gibi gelmez ki zaten. Hırsa dönüşür umut. Büyür umutların. İlk görüşte umut. Ne romantik. ilk görüşte hırs. Ne acı. Umut acı getirir. Hiç yokmuş gibi sanki bir de. Bencillik de getirir umut. Kendini önemsemeye başlarsın. Kendini önemsememelisin. "İnsanın kendini önemsemesi, kendisinin kiralık katilidir" der şair. Kendini önemsemezsen, öldürmezsin kendini. Öldüremezsin. Umutlanmazsın. Aslında ölmemek için umutlanıyorsun. Tüm çaban bundan kaynaklanıyor. Ölüver ya. Bir köşe başında kendi kendine ölüver. Korkma bu kadar. Özgür kalacaksın işte. Umutlanacağın tek şey bu olmalı. Ölünce özgür kalmak. Ölüme umutlanmak. Sonsuz bir savaş işte.