İsmet Kısmet Bu İşler

Sigara yasağının yürürlüğe girdiği ilk gündü. Kimse farkında değildi ama o biliyordu. Her gün yaptığı gibi o gün de Üsküdar’dan Beşiktaş vapuruna bindi. Vapurun kıç kısmına geçip en yalnız yere oturdu. Geçen dayıdan bir çay alıp, cigarasını ateşledi. Cigarası bitti fakat çay hala bitmemişti. Yeni bir cigara daha ateşledi. Her yeni cigara ona sonbaharı hatırlatırdı. Ha bu arada çayı tek şekerli, cigarayı peş peşe içerdi.

Ziya’ya selam verip vapurdan atlayanları düşündü. İmkansız vuslat mıydı sonra gelen, yoksa esmer güzeli yarim mi? Bu meltemli geceler, su sesi, ay ışığı, ya da ne bileyim öyle bir şey. Bir  kadın olarak bütün şehirlerin neden kadınlar hakkında olduğunu düşündü. Cep telefonunu çıkardı ve kısa mesaj bölümüne girdi. Çok fazla sorulmasına rağmen cevap vermediği, veremediği, adını söyleyemediği o kişiye mesaj attı; ''Sen ne anlatıyorsun? Müslüm Gürses ölmemeliydi!''

Sevmek istediği insanın adının ismet olması onun suçu değildi. Kendi adı da ismetti ve bu babasının türk sanat musikisine olan ilgisinden kaynaklanıyordu.  Adı  deniz olan hangi baba kızına ismet ismini koyardı ki? İşe gitmekten nefret ediyordu, çünkü işsizdi. İşsiz bir insan ne kadar işe gidebilirdi ki ? Karşısında oturan çifte baktı ve insanları birbirine yakıştırmaktan ne zaman vazgeçeceğini sorguladı. Çünkü işsizdi. Koltuk satmak istedi ya da ne bileyim çöp poşeti, çünkü işsizdi.  Çünkü işe gitmeyi hiç istemedi ki. Kaldı ki iş çıkışı trafiğinden nefret ederdi. Belki de bu yüzden işsizdi. Yanındaki çocuğun elindeki yeni oyuncak dikkatini çekti. Annesi o ara çocuğa ‘’bakkaldan iki ekmek al desek almaz ama oyuncak, sanki evladı.’’ dedi. Sunay Akın oyuncak müzesi açarken ne düşünüyordu acaba ? Sunay akın meşaleleri yakın. Eğer bir masal perisi yanıma gelseydi onu kıyafetinden dolayı eleştirirdim diye düşündü. Tüm bunların sigara yasağı ile aynı gün olması belki garip belki neşeli, kim bilir. Keşke dedi, keşke. Ama devamını getiremedi. Uzaktan esen rüzgar ne kadar yakından hissedilse de yanağını okşayan meltem ona bir ses belki bir tınıydı, kim bilir. Uzaklara gitmiş bakışları ona şimdi çok uzak olanları belki de yakın edecekti, beklide annesinin kokusu rüzgarla beraber ona kadar ulaşmıştı. Zaten anneler hep ulaşır. Sen nerde, ne yapıyor olursan ol, anneler hep ulaşır. Ama rüzgarda annesinin kokusu yoktu ki. Daha çok babaannesinin kokusu vardı. Çünkü yanındaki çocuk kusmuştu. Kusmuk kokusu ve babaanne kokusu neden birbirine benzesin ki ? Ayrıca çocuk kusarken oyuncağını kirleteceğini hiç hesaba katmamıştı. Zaten kusmalar hep vapurda olur. Ayrıca bir çocuk kusarken neden düşünsün ki ? Kusar ve kusar. Yarın ki sınavının sorularını aklından geçiren bir öğrenci masumiyeti, belki buna eşdeğer belki çok yakın. Sonuç olarak konuları bilmek ile sınavda yazmak aynı şey değil ağabey. Füsun her yazdığına puan verir zaten. Vermese de kalma yok zaten. Bunlar şuanda önemli miydi ? Hayır değildi ağabey, bugün vapurun kıç kısmında bile sigara içmek yasak. Düşünsene her yerde yasak, her yerde yasak. Yasaklar her yerde veya ne bileyim her yer yasak.