Keyser Kardan Nefret Eder


Keyser evinde oturmuş adeta bir mucize bekliyordu. Başının duvara yasladığı kısmındaki saçları düzleşmiş sağ kolu uyuşmuştu. Sol eliyle bir yandan iki buçuk ay önceki gazetenin sayfalarını çeviriyordu.  Sürekli salladığı sağ ayağındaki deri terliğin kenarları aşınmış, bi deri bi astar kalmıştı. Sadece iki buçuk saat daha beklemesi gerekiyordu. Dört mevsim kirli camlarından baktığı sokak 1800’lü yılların Avrupasını andırıyordu. Sokağa 1978 model bir Volkswagen girdi. Otomobil siyah fakat bir o kadar da beyazdı. Yüksek ihtimal camlar çok kirliydi. Köşedeki büfenin önünde durdu. Otomobilden inen hafif kilolu, tıknaz adam büfeye girdi. Büfenin sahibi Ali beyin küçük oğlu Mustafa vardı içerde. Tiyatrocu olan Mustafa ne zaman dükkanda dursa yaptığı gibi o günde oyuna çalışıyordu.
Hikayenin bundan sonrasını sizinle paylaşmak için uygun bir zaman olduğunu düşünmüyoruz sayın okur. Bu yüzden hikayenin bundan öncesini paylaşmak daha doğru olacaktır kanaatindeyiz.

Babası Madrid göçmeni annesi Mardin’li olan Keyser İstanbul’u tanıdığında henüz 12 yaşındaydı. Memur babasının tayini nedeniyle ailecek tası tarağı toplayıp gelmişlerdi. Keyser Ankara’dan sonra bu şehri sevememiş, alışamamıştı. Serencebey Yokuşu’nda bulunan evlerinin mutfak camından az da olsa deniz gözüküyordu. Sorun değildi Keyser deniz sevmezdi. 1992 senesinin Aralık ayında güpegündüz bastıran kar yarım saat içinde neredeyse on santim tutmuştu. Eğer evinize giden yol yokuş ise karı ya çok seversiniz ya da nefret edersiniz. Babasının işten dönüşünü bekleyen Keyser onu sokağın başında görür görmez evden fırlamış ve yanına koşmuştu.

Bir elinde annesinden türlü hileyle aldığı baklava tepsisi, diğer elinde ise Büfeci Ali Amcasından aşırdığı market poşetleri. Çocuğun yüzündeki mutluluğu gören babası elindeki poşetleri bırakıp bir çırpıda kucaklamıştı oğlunu. Birlikte yokuşun başına çıkmışlardı, annesi Feride hanımda onları perde arasından izlemekten geri durmuyordu. Keyser baklava tepsisinde, babası Müfit bey market poşetlerinde yağan karın keyfini çıkarmaya başlamışlardı. Fakat bu durum çok fazla sürmemiş yokuşun başından süratle yukarı doğru tırmanan spor bir otomobil belirmişti. Her şey bir anda olmuş ve Müfit bey otomobilin ön tarafından girip arka tarafından çıkmıştı.