Sarıkaya


Narlıdere Yolu.


Tanrının eli insana değmişti artık. Sabahın ilk ışıkları şehre vurmaya başlamıştı. Hava biraz soğuktu. Hava cüretkardı biraz. Metroda cam kenarından puslu havayı seyreyliyordum. Gümüş renkli günleri düşlüyordum. Düşünüyordum. Yaklaşık 25 şehir gezmiş, 5 farklı coğrafik bölgede bulunmuş 3 ayrı denizimizde yüzmüştüm ama ilk kez otobüsle Narlıdere'ye gidicektim. Uykusuzluğa meydan okuduğum günlerden biriydi. Aktarma mevkiine geldim. Bir sigara yaktım hemen. Hareket amirliğinin önünden geçtim. Hangi otobüsün gitçeğini biliyordum. Ama bir cesaretle 554 nolu otobüsün önünde bekledim. Aslında 8 numarayla gitmem söylenmişti ama ben gaza gelmiştim ve riske girip 554'le gitmek istedim. 25 yaşındaydım kendime güveniyordum. Tam o sırada 8 nolu otobüs önümden geçti. "Koşsam yetişirim lan" dedim. Koşmadım.

Sonra otobüs ilerde durdu. "Koşarsam yetişemem otobüs gider" dedim. Koştum. Yetişemedim. Otobüs gitti. Üzüldüm. Hareket amirliğine gittim. Kapıda durdum. Siklemedi kimse. Öksürdüm. Yine siklemediler. "Pardon 554 ne zaman kalkçak" dedim. Dönüp bana baktılar. "Bak şoför gidiyo koşarsan yetişirsin" dedi hareket amiri. Koştum. Yetiştim. Başkası koş diyince yetişmiştim. Özgüvenim sarsıldı. Ama yetişmiştim yahu. Ne önemi vardı ki. Gitçeğim yeri bilmediğim için kaptanın arkasına oturmayı düşündüm. Çünkü "abi narlıdere askerlik şubesi'nde beni indirir misin?" demiştim ona binerken. Kaptana binerken değil otobüse binerken. Kaptana hiç binmedim aslına bakarsan. Neyse. Sonra tam arkasına oturursam kendimi ezik hissetçeğimden iki sıra arkasına oturdum. Biraz ileriden elinde benle aynı kağıda sahip 30 yaşlarında bir adam bindi. O da kaptana sordu Narlıdere sorusunu ve aynı cevabı aldı sonra. Gitti kaptanın tam yanındaki koltuğa oturdu. "Eziğe gel ya diye keh keh" güldüm içimden. Sonuçta kaptanın iki sıra arkasındaydım. Sonra bir üçüncü kişi geldi aynı standartlarda o da tam önüme oturdu. "İşte bir ezik daha keh keh" deyiverdim içimden. Hani aynı anda hem hamile hem sakat hem de yaşlı bir kadın gelse o üçlü oradan kalkmazdı. Sonra durağın birisinde, biri otobüse koşarak geliyodu. "Yolcu geliyo kaptan dur" dedi panikle ilk ezik. Kaptan durdu. Yolcu bindi. Sinirlendim. Ben koşarken kimse siklememişti ama diye buruldum içten içe. Yarım saatten fazla gittik. Ufaktan tedirgin olmaya başlamıştım. Otobüs sürekli Narlıdere tabelalarına meydan okur şekilde başka yöne gidiyordu. Tedirgindim. Kafamda deli sorular vardı. "Ulan acaba orda çişim gelirse orda nereye işerim ya" diye düşündüm. 22 saniye sonra çişim geldi. Zaten paranoyaktım iyice psikopat olmuştum. O sırada aklıma "acaba hamile kalsam nolur lan" gelseydi eminim 49 saniye içinde dış gebelik özelliklerini gösterirdim. 1 saate yakın olmuştu. Bi tane askeri birliğin önünden geçtik. Kaptana "geçtik galiba" dedim. "Yoh ya daha var rahat ol indircem ben sizi" dedi. İndirdi ilerde bizi. Tabii ki de yanlış yerde indirmişti. Üçümüzde kaptana inmek istediğimizi söylediğimiz halde yanlış yerde indirilmiştik. Birbirimize saf saf baktık adlarını bilmediğim kader arkadaşlarımla. Geri yürümeye başlamıştık ki birisi "arkadaşlar ben de aynı yere gidiyorum atlayın" dedi. Arabayı kastediyordu. Efendi gibi bindik. "Cabrio araba sanki amsk atlayın ne" diye geçirdim içimden. Sonra "yüzsüzlük yapma amk adam götürüyo işte" fikri tokat gibi çarptı yüzüme. Kapıda indik. Ulaşmıştım Şubeye. "13 nolu grupsun" dedi bana bi asker. "Tamam" dedim anlar gibi. Ama hiçbir fikrim yoktu. 13 nolu grup nedir ne iş yapar. Olaya hiç vakıf değildim ama herkes olaya vakıfmışsın gibi davranıyodu. - Vakıf Bank. - "13 nolu grup" dedi komutan. Bir anda bir hareketlilik oldu. Bir sürü 13 nolu grup üyesi varmış lan ne güzel dedim. 50 kişi 5 er li olarak - Dikkat ettiyseniz kinayeli espri yaptım. 5 er li dedim. Hani beşer beş asker anlamındaki er şeklinde. - sıraya geçmemiz istendi. Beceremedik. "Sarıkaya" yaka yazılı asker bize yardımcı oldu. İlk asker sıramdaydım. Sarıkaya sürekli bizle taşak geçiyodu. Ama temiz yüzlü bi çocuktu ve taşak geçmek ona çok yakışıyodu. 5erliden 50 kişi içeri girdik. Sonra Sarıkaya " şimdi tuvalet ihtiyacı olan varsa şuraya girsin" falan gibi bir cümleyle bizi tuvaletlere yönlendirdi. 5erli olmadan 50 kişi işemeye gittik. Herkes işeyince Sarıkaya hadi tekrar sıra olcaz dedi. 5er liden 50 kişi olduk yine. 10 dk sırada bekledik. Sarıkaya "komutanım biz hazırız" dedi. Sarıkaya tek başına 5erliden 50 kişinin hazır olduğunu düşündü. Komutan "şimdi dağılsınlar birazdan gidersiniz Mustafa" dedi. Adını öğrenmiştim ama hala benim için o Sarkıya'ydı. 5'er liden 50 kişi 15 dk durmak için tekrar sıra olmuştuk. Dağılıp sigara içtik. Sonra Sarıkaya "Hadi beyler yine sıra oluyoruz"dedi. Yine 5erliden 50 kişi olduk. O sırada 14 nolu grubun sınava bizden önce gitmiş olduğunu öğrendik. Birkaç çatlak ses çıktı grubumuzdan. "Bizim daha önce gitmemiş lazımdı, Niye bekliyoruz ki" gibi şikayet eden sorulardı bunlar. Ama siklenmediler. Sınav yerine gittik. 14 nolu grup bizi bekliyodu. "13 nolu grup girmeden 14 nolu grup giremez" demiş çünkü komutan biz gelmeden. Formları doldurduk sınava girdik. Sınavdan çıkınca yine 5erliden 50 kiş olmamız istendi. Olduk. Gün boyunca askeriyedki mantıksızlık üzerine espriler yapılıyor gülünüyordu. Sınavdan çıkınca ortamı hazır hissettim. "Bir tane de ben yapayım"dedim içinden. "Bir de askeriye mantık yok derler bak en az 10 tane mantık sorusu çıktı" deyip keh keh güldüm. Daha seviyesiz esprileri duyunca bu tutar sanmıştım. Kimse gülmedi. Sırada son sigaramı içtim. Sarıkaya " beyler şimdi izin kağtlarınızı almaya gidiyoruz sırayı bozmadan bi gidelim sonra serbestsiniz" dedi. Gittik. Sırayı bozduk. İçimizden birisi " ohoo askere bu kadroyla gitsek çok dayak yeriz sıra bile olamıyoruz" dedi. Herkes güldü. En çok da Sarıkaya güldü. Çok üzülmüştüm. Benim esprime gülmemişti Sarıkaya. Oysaki ben onu çok sevmiştim. Temiz yüzlüydü o. İzin kağıtlarını almaya geldik. Sırayı bozabilirsiniz komutu geldi birinden. Zaten düzgün değildi sıra hemen de bozuldu tamamen de akabinde. 10 dk daha takıldık orda. Sonra Yüzbaşı olduğunu düşündüğüm babacan, temiz yüzlü bir komutan geldi. "Arkadaşlar tekrar sıra olup içeri giriyoruz" dedi. 5erliden 50 kişi haline geldik yine. "Ne kadar da çok 5erliden 50 kişi olduk lan" dedim. Sanırım sırıttım o esnada. Aynı zamanda "5erliden 50 kişi" kelime grubunu da sevdiğimi farkettim. Sürekli 5erliden 50 kişi şeklinde cümlelere giriyordum içimden. İlk başta biraz soğuk gelmişti ama girince çok ısınmıştım o cümleye. Neyse. "Askerliğin ilk şartı sıra olmakmış" heralde gibi sonuca vardım. Hayatımda beden dersi dışında bu kadar sıra olmamıştım. Sıra olup içeri girdik. İzin kağıtlarını aldık. Çıktık. Sarıkaya "arkadaşlar son kez sıra olalım sonra çıkıyoruz" dedi. Son kez 5erliden 50 kiş olduk. 3 dakka sonra sırayı bozduk kapıya kadar bozuk sırayla devam ettik. Dışarı çıktık. Kısa süreliğine özgürdük. Belki de bir daha hiç bir araya gelmiyecek 5erliden 50 kişi yollarına devam edicekti birbirlerinden habersiz.