Bi' Renk Körünün Gözünden Renkler




Gitmek sana yakışmayan tek şey her halde. Ben de gitmek için yaratılmışım aslında. Kalma hissi uyandırıyorsun ama bende.
Aslına da bakarsan, sana yakışmayanı düşündüğümde ilk ben geliyorum aklıma. O kadar güzelsin ki çok çirkin kalıyorum yanında. İyi ki diyorum renk körüyüm. Bi' tek ben farklı görüyorum seni. Kimse benim kadar güzel göremiyor seni. Benim gibi göremez de hani. Bende saklı renklerin. Rengini tam bilemediğim gözlerimde.
Elimi, ayağımı koyacak yer de bulamıyorum seni görünce hani! Alıyor havan beni. Rüzgârın belki de. Evet, evet kesinlikle rüzgarın alıyor beni. Sen gülünce rüzgar esiyor gibi oluyor çünkü, sadece bana ama. Gözlerinden başlıyor gülüşün, rüzgarın içimde son buluyor sonra. İçim sonsuz benim ama? Bu nasıl oluyor ki?

Sonsuzda son bulmak.

Bayağı iddialı bi gülüş olmalı seninki?

Tanrı’nın sesini bilmiyorum fakat gülüşü kesinlikle seninki gibi olmalı.
Rengine bakmaya cüret edemediğim gözlerdeki gülümseme. Asla "Herkes" gibi göremeyeceğim gözlerde. Herkes gibi olmamak için renk körü olmuşumdur belki de. Tanrıya inat ben seçmişimdir bunu. Sırf senin gözlerine bakarken herkes gibi olmayayım diye, Tanrıya karşı gelircesine. Tanrı varsa şayet ben de olayım diye. Var ki Tanrı renk körü olmuşum ben. Var ki tanrı herkes olmamışım. Tanrıya inanmaktan korkmaz olmuşum.




Renkler uğruna olmuş her şey. Renkler uğrunda olmuş. Zaten bi' kadın uğruna ölünmez. Aşk uğruna ölünür. Bundan ne aşkın haberi olur ne kadının. Bi' tek adamın haberi olur. Adamın ölümü de renkleri görebilmesinde olur ya da hiç görememesinde. Aşk körü olmaz adam ama. Siyah beyaz görmeye başlayınca ölür. Siyah beyaz ölür renksizliğe inat. Tanrıya inanır gibi.


Bi şair ne kadar yanılabilir? Cemal Ağabey’in de dediği gibi; burada senin cesaretinden söz etmenin tam sırası. Asıl yoksulluk burada başlıyor çünkü. Rakı içişlerim geliyor aklıma. Rakı içişlerin geliyor aklıma daha doğrusu. Hem de seni hiç rakı içerken görmeden. Görmeye de ihtiyacım yok esasen. Zaten aşk; seni görmek değil ki. Seni yüzde yüze tamamlamaktır. Böyle aşık olurum ben. Aşk gibi aşık olurum. Sevmem herkes gibi. Herkes gibi olmazsın da sen bende. Seversen; görmezden gelirsin ya hani, aşık olursan; göremezsin. Ben göremem hatalarını senin. Herkes; kim ki zaten senin yanında? Sen varsan olurum ben. Ben varsam olurum sen. Tahir ile Zühre meselesi işte. Sen herkes gibi olmazsın ki zaten, yine aynı ihtirasla ama. Olmamalısın da zaten. Ben böyle gülüş görmedim çünkü.

Gamzeler de gördüm.

Ama.

Ama işte.

Olamadım böyle. Dokunmaksızın.

Aşık oldum. Sevdiğim de oldu. Seviştim bile sevmeden. Ama senin bi' gülüşün var. Çekiyor içine. Sen gülünce bütün dünya mutlu oluyor diye düşünüyorum. İçime işliyor dudakların. Öpmeden. Isınmadan. Gülüşlerinde sadece. Gamzelerin oluyorum yok yere! Kadehi tutuşun geliyor aklıma yine. Gülümse yahu. Ne var ki bunda?

Hem sadece bana da gülümseme! Hep gülümse. Ben böyle aşık olurum çünkü. Gülümsemen için. “Ben” için değil. Ben kimim ki zaten senin gözlerinde? Bana gülümsemen için değil yahu. Yaşamam ki aşkı ben zaten. Yaşanırım hep. Aşık olurum. Yaşanırım.

Dokunmaksızın ama eline, yüreğine…

Şarkılar başlar içimde benim. Ruhum kalabalıklaşır. Ruhum; hep kalabalıktır aslında da yalnızlığım da sen oluverirsin. Sen olursun içim. Sonsuzluğum. Yalnızlığım. Benle senle yalnız olurum. Beraber yalnız oluruz. Nasıl olur diye sorma ama sakın. Olursa olur. Olmazsa canın sağ olsun be!

Habersiz seviyorum seni zaten. Bi' beyaz kâğıtta işte. Asıl korkum burada başlıyor. Sensizlik değil, senlilik hiç değil. Seni daha da sevip Tanrı'ya inanmak korkutuyor beni. Sana dokunmadan ama yine. Uzaktan sevmek. Dokunmadan. Eline, yüreğine. Saçlarını rüzgarda görmeden. Kokunu içime çekmeden...

Üç nokta her şeyi anlatır ya bazen, biraz biraz, bazen olurum işte ben de. Başlayamam hikayeye. Sonu da olmaz ama. Üç noktayla biter. Sonsuz işte. Göğe bakarcasına. Rüzgar dinmezcesine. Saçların uçuşmazcasına. Kokunu içime çekmeden…
Ya da konuşsam mı acaba?



Alsam karşıma seni;

“Bak, Yüzünü kara çıkarmaktan korkuyorum ama seni seviyorum be. Dinle sadece lütfen, konuşma hiç. Gözlerine bakamıyorum çünkü. Sırf orada kendimi göreceğim için bakamıyorum. Yakışmıyorum gözlerinin ta içine. Yakışmıyorum sana. O kadar güzelsin ki çok çirkin kalıyorum yanında. Sana yetemem de biliyorum. Haberin bile yoktu zaten bunlardan, söylemeseydim şayet tabii. Ama söylemezsem kendime ihanet edecektim. Bu yüzden sana ihanet etmeyi seçtim, söyleyerek. Biliyorum; söylememek söylemekten daha dürüst bir davranıştır. Karşılıksız olarak sevmek de güzel yalan söyleyemem. Ama insan kendinden uzaklaşıyor be.”

Desem?

Bunları düşünürken uyudu adam. Aşkı düşündü. Sonsuzu düşündü kendince. Kendince uyudu. Kendine kadar uyudu. Kendine kadar aşık oldu.

Korkmadan.
Dokunmadan.
Hiç habersiz yine.



Aşkın Önsözü - Ayrılık