Temize Çekilmiş Hayat


Sonsuza Uzanmak
Bostanlı, Ağustos 2014


Çıktı evinden adam. Kapattı kapısını kendi yüzüne. Arkadan. Her gün küfür ederek çıktığı beşinci kattan aşağı inmeye koyuldu. Zemin kata geldi, bisikletine baktı ama yürümeliydi bu kez. Hızlı olmamalıydı hayat. Aldığı her nefesi tam zamanında çekmeliydi içine. Soluk soluğa değil. Attı kendini sokağa. İlk adımını biraz kararsız attı bi' şey eksikmiş gibi, durdu sonra hemen, hafif yukarı kaldırdı başını, ilk havayla ciğerlerini doldurmayı kutlarmış gibiydi. Sol cebine meyil etti eli istemsiz, paketi cebinden çıkarmadan, bir tek sigara çıkardı içinden. Yerleştirdi dudaklarının arasına. Rüzgarı çok sevdiği için midir nedir bilinmez zippo kullanıyordu. Sahilde sigarasını daha rahat yakmak için herhalde. Çıkardı zipposunu, tekte yakamadı sigarasını, bozulmadı ama buna, ikincide de yaktı hemen zaten. Kararlı bi yürüyüş için tüm hazırlıklarını tamamlamıştı. Ağzında sigara, ağır adımlar...

Çiçek kokuları karşıladı yolda onu. Seviyordu memleketini, sahile yakın sokaklar melisa, içerilere girildikçe yasemin kokardı caddeler. Sevgili gibi kokardı memleketi. Çok güzel bi' kadının boynu gibi. Yasemin kokuyordu bu kez sokaklar. Kentinin içlerine gidiyordu çünkü. Kalbine.

Temize çekmeye gidiyordu hayatını. Biraz uzattı yolu bu yüzden, biraz da çiçek kokusunu bi' doz daha fazla almak için belli ki. Hedefindeki banka geldi, oturdu. Önce sigarasını çıkardı dar pantolonunda daha fazla ezilmesin diye. "Çıkarmışken de yakayım bi' tane" dedi içinden. Bitirmeden cümlesini yaktı sigarasını. Aldı eline telefonunu. Rehberde aşağı inmeye başladı. "karga, kemal, kırmızı, koç, laz, me$ut, merve, özge". Heh. Bulmuştu sonunda. Özge. Seç. Kişiye mesaj gönder. " İki dakika aşağı iner misin ? Sizin parkın ordaki banktayım." Gönder. Mesaj Gönderildi. Sigarası bitmeden mesaj geldi. "Tamam geliyorum, hemen. :)" Bi sevememişti şu gülücük ifadesini adam. Son bi nefes çekti sigarasından en derine. Geldi Özge bu arada gerçekten "hemen".

Kalktı ayağa adam, beline hafif dokunarak yanaklarından öptü Özgeyi bing bang öncesi.

"N'oldu yahu böyle bi' anda keşke haber verseydin önceden" diyiverdi Özge.

"Bak Özge, yüzünü kara çıkarmaktan korkuyorum ama seni seviyorum" dedi yekten. Özge konuşacak gibi oldu ama izin vermedi adam, "dinle" dedi sadece. Devam etti.

"Gözlerine bakamıyorum senin ben, sırf orada kendimi görürüm diye bakamıyorum. Yakışmıyorum gözlerine. Yakışmıyorum sana. O kadar güzelsin ki çok çirkin kalıyorum yanında senin. Sana yetemem de biliyorum. Kendime kadar yaşıyorum zaten sana nasıl yeteyim ? Neyse bu zaten senin sorunun değil. Haberin bile yoktu zaten bunlardan söylemeseydim. Ama söylemezsem kendime ihanet edecektim. Bu yüzden sana ihanet etmeyi seçtim söyleyerek. Biliyorum söylememek söylemekten daha dürüst bir davranıştır. Karşılıksız olarak sevmek de güzel yalan söyleyemem. Ama insan kendinden uzaklaşıyor be Özge. Ben bu aşkı olduramıyorum Özge. O yüzden öldürmesini biliyorum. Ben gidiyorum Özge. Böylesi daha iyi. Şimdi istediğin kadar konuşabilirsin" dedi.

Kalktı yanından Özge'nin. Durdu karşısında ayakta. Kalkamadı yerinden Özge. Saçına dokundu ilk kez. Döndü arkasına adam. "Hoşçakal" dedi. Onun mutlu son anlayışı buydu. Mutsuz sonuna doğru yürüdü. Yürüdü. Yürüdü...