Ele Geçiriliş




Soğuk bir Karşıyaka gecesi. Salonda yatıyorum yine. Üşenmişim üstümü değiştirmeye zahir kot panolunum hala üzerimde. Isınamıyorum. Rüzgar dışarda, kapımı penceremi zorluyor. Girmek istiyor içeri.

Salon olabildiğine dağınık, üçlü çekyatın önündeki sehpada yığın oluşturmuş belli ki ısınmak için içilmiş bir çoğu bana ait olan kahve bardakları, gitarlar; jak kablolarıyla yılan gibi süzülüyor halının üzerinde. Sırtımda siyah bir battaniyemsi. Rüzgar içeri giremeyince ben çıkayım demişim dışarı. Battaniyemsiye güvenerek. Balkon daha da soğuk. Benden bile. İçimden bile.

Benimse içimde hayalsizlik gibi bir boşluk.

Çok fazla kalabalığım uzun süredir. Sehpadaki bardaklar kadar belki de.

Yalnızlığım özlemiş beni. Soğuklarda düşmüşüm aklına.

Baş başa kalmak istiyor artık benimle. Kibrit kokusu, zippo gazı eksik olmasın istiyor burnumdan. Dudaklarımda sadece sigara istiyor. Dokunmasın istiyor başkalarının dudaklarına. Ele geçirilmişliğinin haklı savaşını veriyor. Yalnız kalmak istiyor benimle yalnızlık.

Umutlanacak gibi oluyorum, “birisi, belki?” diyecek gibi oluyorum; dikiliyor karşıma. Kendini hatırlatıyor.

Zaten bir tek yalnızlığım kendini hatırlatıyor bana. Bir tek o “Dimdik” durabiliyor karşımda. Her seferinde hem de. Kararlı. Benden ne istediğini çok iyi biliyor. Dizim kopana kadar bisiklet sürmemi istiyor mesela. Rüzgarlı sahil yürüyeşleri istiyor. Kışı seviyor. Onun mevsimi. Benimle vakit geçirmelerini arttırmak istiyor eski günlerdeki gibi.

Eksik günlerdeki gibi.

Şimdilerdeki gibi.

Gelecek?

Ah sevgili Yalnızlığım!

Rüzgar olup penceremi çalıyor. Sigara olup ciğerlerime doluyor. Yanık izim oluyor elimde. Yine kendini hatırlatıyor. Parmak uçlarımla sevdiğimi biliyor; dokunuşlarım olup yazıyor.

Bir ejderin nefesi kadar yakıcı bir yalnızlık.

Kül olmaya hazır bir küçücük bir beden.

O küçücük bedene sığan koca bir yalnızlık.

Tüm şarkılar eksik.

Notalar hüzünlü.

Biraz si bemol.

Biraz mutlsuzluk.

Çok fazla kış.

Yine gelmemişti Ocak adama.…”