Geniş Zamanlar




"Hiç yoktan yaşıyoruz" dedi adam. Balmumundan kanatlarıyla özgürlüğe uçmaya çalışıyordu. Mutluluğu arıyordu güneş yakmazmışçasına kanatlarını.

Birilerine veremeyeceği sözler tutuyordu içinde. Sıkılmıştı artık kendine veremediği sözler tutmaktan."Birisi" diyordu, "birisi çıksın karşıma; tutamıyacağım sözleri ona vereyim".

Maviydi yalnızlığı lakin gece oldumuydu laciverte çalıyordu hemen. Bir bağlaçtan ibaretti yaşadığı hayat. Birisinin onu sevmesi için illa yanlış yazılmasını gerekiyordu. Çok az farkla kaçırmıştı birisine ait olmayı. Ayrı yazılan "de" yerine birleşik yazılan "de" olsaydı mutlu olabilirdi yahu. Ne vardı yani insanlar "de"yi ayrı yazmasaydı. Yanlışlıkla değil "de" bilerek birleşik yazsalardı. Kaldı ki "Benim de sevmeye hakkım yok mu?"yu sorgularken bile ayrı yazılıyordu yahu bu "de". İnatla birleşmiyordu yalnızlığı hiçbir cümleyle. Yüklem arıyordu cümlesine.

"Yüklemim olur musun?"

"Yüklemim olursun, ağlardık" demek istiyordu birilerine. Öyle lafta değil. Bayağı bayağı demek istiyordu. Geniş zamanlar istiyordu yükleminden. Ona da çirkin geliyordu dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.

"Zaten bir şair ne kadar yanılabilir ki?"ydi hayatı. 

Yalnızlığı. 

Şu yalnızlıktan bir kurtulsa yalnız kalabilecekti aslında. Bir gün elbet buluşacaktı deniz kıyısında gün batıyorken o hiç tanışmadığı sevgilisiyle. Giderdi o deniz kıyısına da bazen. Otururdu tahtadan bankına. Karşısına alırdı rüzgarı. Bir de sigara yerleştirirdi dudaklarının arasına. Rüzgarla içerlerdi birlikte. Bakınırdı etrafına. "Bugün neden gelmedin acaba" derdi. Her seferinde hem de. "Her şey müsaitti aslında karşıma çıkıvermen için.", "Merhaba canım Bora ben veyahut Mert, zaten ne önemi var ki ismimin yahu bugün de gelmedin sonuçta" derdi sigarasına. Gülümseyerek. Sonrasında da sigarasını karanlığa atıp sigaranın geceyi delişini izler ellerini cebine sokar yürürdü.

"Hiç yoktan iyidir sonuçta." 

Yaşardı hiç yoktan. 

İyidir ölmekten.