Kaçmak Gibi




Ayrılık. Ne kolay yazılan bir kelimesin öyle. Boğazıma düğümlediğin paragrafların farkında değilmişsin gibi. Bi kopuş neyi canlandırır gözünün önünde? Daha çok vakit geçirmek mi zorlar insanı yoksa daha derin hissetmek mi?

Ben saniye hesabı yaparken zaman gözümün yaşına bakmıyor. Kim olsa aynını yapardı diyorum. Öyle ya parktan ayrılırken de ağlayabilir bir çocuk. Ya da okulundan, şehrinden ayrılırken.. Ben de senden ayrılırken, böyle oldum. 'Yaşadığım yerden kopardılar beni' diye düşünmekten alamadım kendimi. Boğazımda bahsettiğim yumrukları evvelinde hiç tanımamış gibiydim. Çünkü ilk kez birine bu hisleri beslemişim içimde. Ben dahi farkında değilmişim. Ayrılmakta ayılmak kadar zormuş gerçekten. İnsan ne olduğunu ancak giderken anlıyor.

Ama hiç mi iyi yanı yok. Bu ayrılıkların, kopmaların, kaçıp gitmelerin. Geri dönüşünden eminsen eğer belki bi nebze kandırırsın kendini. Gözlerini de kaçırma benden artık, ne kadar derine bakarsan o kadar göreceksin kendini, içimde. Benim içimde. Gözlerini koruyan her bir kirpiği tek tek izlemek, sevmek istiyorum. Ayrılmak en çok sende zor. Kavuşmak en çok sende heyecanlı. Gün, saat değil dakika sayıyorum ben. İçinde 'sen' olan tüm cümleler değerli çünkü. İlk gördüğüm andan ölene dek kavuşmayı bekleyeceğim. Yavaşça yürüdüğüm bu kapkara koridorun sonunda senin yüzünü seçebiliyorum.

Evet evet belki ayrılmak güzeldir. Bizlere kavuşmak ümidini verselerdi eğer her kaçışın bi anlamı olduğuna inanırdık.