Kafamın İçi Akşam Pazarı




Sen iyi de gitmişsin.

Saymadım ama yaklaşık 1776 saat

İki mevsimin içinde yaşadık.

Güneşli bi günde geldin

Yer yer yağışlı yürüdük bir gün.

Sonra bittik, karakış.



Kafamın içi akşam pazarı



Sana çiçek alırken kavga ettim çiçekçiyle

Yeşillik katmak istedi araya

İstemiyorum dedim şaşırdı, diretti de

Benim sana sunduğum çiçek sadece çiçekti.

Keza sevgim de öyle…

Gözün boyanmak mı istermiş?

Oysa çiçeğe bakılmaz, koklanır.



Sana bir sır vereyim mi?

Çiçekçideki çiçeklerin hepsi aynı spreyden kokuyor.

Sevgiler bu yüzden tekdüze artık, belki de.

Farklı vazolarda aynı bilindik cümleler.



Kafamın içi akşam pazarı


Sen beni öperken, gözlerin kısık

Ben sana sordum, çekinik,

Saçını pembe kutulu şampuanla mı yıkıyorsun?



Kafamın içi akşam pazarı.



Elini uzattın köprü üstünde

Bazen bana uzattığın eli izlemek

O eli tutmaktan daha sıcak.

Gülüşünü kazıdım, göz kapaklarını aradım bazı geceler

Ben seni duydum, feci inandım

Sesin kafesin demirlerini kırıyor bir bir.



Kafamın içi akşam pazarı



Bazen baş aşağı duruyorum, nafile.

Diyorum iki kafam olsa da,

Birinden giren diğerinden çıksa

Kumandaya vuruyorlar reklamlar çıkınca, çalışıyor.

Kafamı vursam 4 saattir konuşmayan duvara

Ölmese de hasar görse bazı vesveseler.

Yollar karışsa bulamasalar.

Sen iyi de gitmişsin.

Saçın ıslak çıkma yola üşütürsün.

Hala pembe kutulu şampuan mı kullanıyorsun,

Merak ederim bazen.



Kafamın içi akşam pazarı.

Yorgunum.