Kadın Türkiye'si




Çok sevgili sevgilim Lady Hazaltoş’la whatsapp üzerinden bu geceki son konuşmalarımızı yapıyorduk. Gözlerime at oturmuştu adeta uykusuzluktan. Son bi’ sigara içeyim de öyle uyuyayım diyene kadar sevgilim uyuyakalmıştı bile.

Şimdi sakin ol ve o elindeki telefonu sessizce yastığının altına koy Mert.”

Gülümsedim.

Kendime bu espriyi yapmaya bayılıyordum. Sigara engelini aştığıma göre zihnimle olan meselelerimi çözüp uykuya dalmalıydım artık. “Lan ben “zihnimde binlerce soru işareti var” dediğimde yeraltı edebiyatı yapmış oluyorum Serdar Ortaç “Kafamda deli sorular var” dediğinde taşak konusu oluyo yazık lan. Halbusem alt tarafı 29 harf var, ne kadar felsefe yapılabilir ki yani? Ehe ehe” diye dünyayı kurtaran düşüncelere dalmışken dalmışım uykuya.

08:37 Acı bir alarm sesi;

“Düşten de mor bir aşkı yaşadın da gittin yar, düşten bemol bir aşkı yaşadın da gittin yaaağr”

Sol gözüm hemen uyanmıştı fakat sağ gözüm hiç oralı değildi. Hiç de oralı olacak gibi durmuyordu. - Artık nereliyse? Babası nereliyse oralıdır gerçi. – Telefonu yastığımın altından çıkarttım. “2 konuşmadan 6 mesaj” Sağ gözümü de şok tedavisiyle uyandırarak bildirimleri açtım.

Lady’m ve Mahşerin 4 Atı

Sevgili sevgilimin günaydın mesajını okuyup cevapladıktan sonra Mahşerin 4 Atı’ya baktım.
- Mahşerin 4 atı -

atomicocktail: Beyler herkes tamam mı?   04.22
çağdaş: Tamamdır keke her4lde. Haberi varduır herksin   04.24
erkan ceo: Mert’e haber etmiştiniz di mi lan?   04.24
atomicocktail: Hasssiktir mösyö sen söylemicek miydin?  04.25
erkan ceo: Aha kaldı mı adam hep?    04.38

“Lan bunlar sabahın köründe niye konuşmuşlar ki, neyden haberim yok acaba, nerde kaldım ki hep? Bi de Çeğdaş bir kere düzgün yaz be adam, dur bari cevap vereyim merak ettim lan.”

…Gencolar olay ney la merak ettim. Online oyun peşinde falan mısınız yine?   08.53

Cevabı attıktan sonra dükkanın yolunu tutman saniyelerimi almıştı. “Ben ne ara giyindim de evden çıkmaya hazır hale geldim la oralar hiç yazmıyor ki” şokuyla beraber kendimi bisikletimin üstünde buldum.

Bisikletle bi’ sigara mesafesindeki yolu kat edip dükkanı açtım hemen. Whatsapp grubundaki mesaj da bırak mavi tık’ı çift tık bile yoktu. "Ali Abi" diye seslendim İpek abla getirdi nane limonumu, Kadir Abi’nin durması gereken çarşafçı da Beyhan Abla vardı. N’oluyodu peki lan? Nerde olm bu adamlar?

Twitter’a gireyim bari de gündemi yoklayayım bari

#erkeklersiztürkiye
#yalnızlıkbence
 #ençoközlediğim
#karşıyakasüperligde.***(bu hikayenin gerçekleşme ihtimali daha fazla :(   )***

Nası lan? erkeklersiz mi Türkiye?
Rehber. Bul. Peder bey. Ara.
Kapalı.
erkan ceo. Ara.
Kapalı.
Tamery. Ara.
Kapalı.
Lan Noluyo? Hakket gitti mi adamlar hepten?
cemoka.  Ara.
Kapalı. Yuh!

“Cem bile gittiyse kesin herkes gitmiştir lan. Nereye giderler abi? Acaba kadınlar mı kovdu hepsini? O zaman beni neden kovmadılar? Yok yok, kadınlar kovmuş olamazlar… O kadar adam nereye sığar hem ya? Şili’ye mi gittiler acaba. Abi kesin gittiler işte ya beni unutup. Hayın adamlar. N’aptım ben size? Zalım oy. Baya baya beni unutup gitti lan herkes. Koca ülkede tek erkek ben mi kaldım lan şimdi? Yok lan illa başkaları da unutulmuştur.”

Kendimi özel üniversitede okuyan; beyaz dar tişörtlü, bol kaslı, hiç erkek arkadaşı olmayan Berk Can gibi hissediyordum. Resmen unutulmuştum hemcinslerim tarafımdan. Çok kırılmıştım hepsine. Ben olsam ilk beni arardım çünkü. Dükkanı kapatıp evime gittim. Saatlerce köşeme çekilip jelibon yiyip ağladım.

“Dönsünler birini ararsam şerefsizim. Çok özliceksiniz beni ama gittiğiniz o yerlerden. Bi’ şey diyim mi zaten ben gitmezdim asıl çağırsalar… Ne gidicem abi. Niye gidiyim yani. İyi ki gitmişler ya. Çiçek gibi oldu ülke yemnediyorum. Pis herifler be! İt adamlar. Ne varsa kadınların Türkiyesi’nde varmış. Ben olsam hayatta sokmazdım o kadar adamı bir daha ülkeye.”

Bütün erkeklere trip atıp hayatıma devam etme kararı aldım. “En azından bir iki erkek çocuk falan kalsaydı lan ama. Ne bileyim gol atan kaleye falan oynardık. Dokuz aylık bile oynardık lan!” Yoktu fakat. Günler geçti aylar geçti derken erkek muhabbetine hasret kaldım. “Araba muhabbeti bile yapabilirdim. Ne bileyim uydururdum bişey. ”Evet abi buji yüzündendir. Marş basmıyor abi akü yok ondandır.” falan diyaloglara meze olurdum.

 Tamamen alışmıştım artık Kadın Türkiyesi’ne. Dükkanda da işler yolunda gidiyordu. Lady Hazaltoş’la altın çağımızı yaşıyorduk. Kıskanacak bi’ tane adam yoktu sonuçta.    

“Lan Erkan gittiğine göre onun motor boşa çıktı. Dur gideyim de çökeyim motoruna. Yol yaparım biraz. Nasıl olsa trafik falan tertemiz. Park kazaları dışında ölenli yaralananlı kaza falan olmadı hiç adamlar gittiğinden beri. Güzel lan Türkiye böyle. İlk kez sevdim ülkeyi.” 

"Fakat motorun beleşe gelmesi ne iyi oldu."

Motor fikrinin geç de olsa aklıma gelmesi; okaliptüs ağacına sarılan koala mutluluğu yarattı bende. Hemencicik Foça’a sürdüm motoru. Çapır çapır sürdüm chopper’ı. Sahile bi’ yere bıraktım  motoru. Deniz’e nazır bi’ sigara yaktım. Boş boş gezmeye başladım Yeni Foça’nın eski sokaklarında. “Sessiz bi kentte dolaşmaktan daha keyifli ne olabilir ki?”  Derken bi’ evin içinde klasik gitar sesi duydum. Kulağımı kabarttım. Baya canlı gitar sesi. Şarkıya girdi sonra! Kulaklarıma inanamadım. Tanrıça İnanna! 

O ses!

“ Yüzünüüü dökmeee küçüüüük kııııııız”

“Lan Ortaçgil bu!!!! Baya canlı ses abi bu. Mp3 falan olamaz ya! Nasıl olur abi! Ortaçgil de mi gitmemiş? Onu da unutmuşlar?”

Hemen çaldım mavi kapıyı.  Karşımda baya baya Bülent Ortaçgil’i görüyordum. Hiçbir şey diyemedim. Gözüne far tutulmuş bıldırcın gibi bakıyordum suratına Adamın.

Çatallı bi’ sesle hafif tebessüm ederek;

“Hoş geldin çocuk, içeri gir istersen kapıma kadar gelmişsin” dedi.
“Ehe ehe. Tamam abi, gireyim” diyiverdim.

“Nasıl bu kadar soğukkanlı lan bu adam. Aylar sonra hemcinsiyle karşılaştı. Yemin ediyorum sarılıp tontiş yanaklarından öpmemek için zor tuttum kendimi”

Baya salonda gitar çalıp rakı içiyordu Ortaçgil.

“Abi, şimdi herkes gitti ya, sıkılmadın mı hiç ya, ne biliyim ben biraz sıkıldım sanki….” Diye yekten girivereyim dedim muhabbete.

Yine çatallı sesiyle anlamsızca bakarak;

“Kim gitmiş çocuk, nereye gitmişler, al şu rakıyı iç hele bi bakalım,  - hele hele - sıcak gelmiştir şimdi sana, iyi gelir, buzlu buzlu.”  

Doldurduğu rakımı uzattı bana yavaş ve sakin hareketlerle. İlk yudumda yekten diktim kafaya.

“Abi erkekler gitti ya komple işte. Aylar geçti üzerinden. Dükkandaydım ben de. Bi’ baktım gitmişler aylardır çok yalnızım abi. Sesini duydum daldım içeri direkt ya!”

Olağan sakinliğiyle tontiş tontiş güldü.

“Demek gittiler ha? Ben de hayırsız Teoman niye aramıyor diye kızıyordum. Gördün mü günahını almışız çocuğun? Ne dükkanın var bakim senin?”

Resmen içimde Metallica vs Megadeth konseri vardı. İç organlarım headbang yapıyordu fütursuzca. Sakinleşemiyordum ben. Adamların gittiğinin farkında olmamasını da geçmiştim artık. Bu konuyla ilgili ne soru sordu. Ne nereye gittikleriyle ilgilendi. Cümlemde takılmaması gereken tek konuya yöneldi nezaketten sadece o da. Muhabbeti uzatmak için dükkanı sormuştu bana… Biraz daha zorlasa “Baban nereliyse oralısın işte çocuk” diye goygoylayacaktı beni belli ki. Kibar adam ne de olsa ya.

“Baharatçı dükkanım var abi işte, öyle geçinip gidiyoruz ya işte nolsun.”

Keh keh gülerek;

“Kuşburunlarına dikkat et evlat” dedi.

Ortaçgil’in muhabbeti çok iyi gelmişti sonsuza kadar yanında kalmak istedim fakat resmen kibarlıktan ilgileniyordu benimle artık.

“Neyse abi ben de gideyim madem. Karşıyakaya yolun düşerse benim dükkan orda. Bi’ çayımı içersin tek erkek ben kaldım sonuçta. Ehe ehe.” Diye salak salak gülerek içerden mavi olmayan kapının yolunu tuttum.

“Tamam cankoç. Bak burda bi’ abin var. Ne zaman canın sıkılırsa çık gel, evi de öğrendin artık bak. Yalnız dikkatli kullan sen yine de. Rakı içtin bak.”

Elini sıkıp teşekkür ettim her şey için. Motora atlayıp evimin yolunu tuttum.
Ortaçgil Abi ne çayımı içti, ne dükkana uğradı. Ayda bir ben kaçtım yanına mangal falan yaktık Foça’da.

Beraber gitar çaldık.

Ortaçgil Abi hiç çayımı içmedi. Hiç uğramadı dükkana.


Nur topu gibi bi’ abim olmuştu tontiş yanaklı. Ama hiç çayımı içmeye gelmedi Adamsız Türkiye’de.