Mastercard



Göğe Bakma Durağı. 

Çanakkale, Mart 2014.


Tepedeki çimenlikteydim. Seyreyliyordum yalnızlar şehrini. Günlerden herhangi bir gün, kara kışın sonuna doğruydu. Göğe bakma durağıydı bu çimenlik benim için. Bulutsuzluk özlemi sarmıştı her yanımı. " Ne bu lan İngiltere gibi her dakka yağmur yağıyo kodumunun memleketine, şiştim gari" dedim ege şivemi de kataraktan. Katarakt değildim oysaki. Sonra yine durdum bir an ve " he amk sürekli İngiltereye gidiyon ya zaten havasına vakıfsın" dedim. Vakıf dediğim için kendime kızdımm.

Kendimle ikinci tekil konuşmak beni en sinir eden şeydi. Ayrıca eskiden her hafta premier lig maçları izliyordum ve lisede ülkeler coğrafyası dersim iyiydi. - Dersim'e selam olsun! - İngiltere'de okyanus iklimi olduğunu biliyordum. Kendi kendime çok güzel ayar vermiştim. Gülümsedim "noldu la bebe kestin sesi, sireya sirea sirea" dedim. Bu sefer ben bilinçaltıma ikinci tekille hitap ettim. 

Mutluydum. Mutlu olunca hemen, "neydi lan o ilk baştaki romantik tavırlar, göğe bakmalar falan, yaban çakalı seni!" dedim. Hayır hepsi de çalıntı yani kimi sikezliyodumki bu düşüncelerle kendimden başka. Tam o esnada karşıda duran Karabaş'ı farkettim. Tüm mağrurluğuyla bi Hitit Aslanı gibi izliyordu olan biteni. Beni... "Bak işte yine yaptın Mert" dedi bilinçaltım. "hem çalıntı bir cümle, hem de sikimsonik bir sokak köpeğine nedir bu anlam yüklemeler" dedi.İçimdeki milyon tane sesten bir tanesi de "kendi kendine konuşma artık" demediği için de buruldum. 

Bilinçaltımın tek amacı, beni göt etmekti. Sinirlendim. Öyle ki; bilinçaltıma ihtiyacım olmadığını fark ettim. Bir sigara yakıp mutluluklar diledim ona. Artık bilinçaltım yoktu. Bildiğin, bilinçaltımı siktir ettim hayatımdan. "Freud'ta çükümü yesin" dedim. Güldüm. Sonra bir anda çimenliğe bir ışık hüzmesi yayıldı. Yalnızdım. Tedirgin oldum iyiden iyiye. Üzerinde "Playbook" yazan bir kitap inmişti gökten bana. Yok lan dur bu başka hikayemde geçecek bir yazıydı karıştırdım. Heh. hatırladım. " Freud sen mi büyüksün, ben mi büyüğüm. Ananı sikicem senin psikanaliz" dedim. 

Kendimi artık zeki, çevik ve bir o kadar cevval hissediyorum. Cevval tam olarak ne bilmesem de hissediyordum işte. Sonuçta artık bilinçaltım yoktu. Gözlerim ise çipil çipildi. Bilinçaltım olmadan yaşıyacaktım artık. Bu ağırlığın hafifliğine paha biçilemezdi. Bunu düşündükten sonra "Mastercard" dedim sessizce. Bir haykırış oldu bu. Çimenliğin eteklerine çığlığım vurdu. Mastercaaaard, caaaaard, caaard, caard, caa, caa, ca diye yankılandı. Normalde bilinçaltım olsa bu davranışlarımı sorgulardım belki de. Ama artık zerre s.kimde değildi. Amaçsızlığı kendime amaç edinip bir sigara daha yaktım. 

Mutluydum.

Lise yıllarında kalma bi' şort, tanıdık sigara, yol özlemi, ertesi gün gereksizliği, odaya sızan ışık, içindeki aşk, biraz da klavye. İşte benim krallığım.

"Yaşamak dedi tek marifetiniz, biraz özen gösteriniz."